Dizi Sözleri, Dizi Replikleri, Film Sözleri, Film Replikleri
İncir Reçeli 2, 17 Ekim 2014 tarihinde vizyona girmiştir. Filmin yönetmenliğini ve senaristliğini İncir Reçeli‘nin ilk filminde olduğu gibi Aytaç Ağırlar yapmıştır. İncir Reçeli 2’nin başrollerini ise Halil Sezai, Şafak Pekdemir, Sinan Çalışkanoğlu, Tuğba Sarıünal, Ahmet Uz, Hakan İlçin, Onur Bilge ve Aytaç Ağırlar paylaşmaktadır.

İncir Reçeli 2 Film Sözleri
- “Adabı vardır rakının. Önce kiminle içtiğini bileceksin sonra kime içtiğini. Bir de masada olmayana, olsun istediğine içeceksin.”
- “Siz en sevdiğiniz şarkıdan atladınız mı hiç? Ben atladım. Yere düşmesi bir ömür sürüyor.”
- “Niye gittin be sevgilim? Kazık gibi çaktın beni koca dünyanın ortasına.”
- “Bir derdi var her halinden belli. Anlatmıyor, anlatsa kurtulur.”
- “Mideniz sökülene kadar kustuktan sonra hala tekila içebiliyorsanız; yüreğinizi söken birine takılıp kalmışsınız demektir.”
- “Kapını soğuk anahtarınla açmak zorunda kaldığında, çamaşır makinesi bir türlü dolmadığında, anlıyorsun oyunun en olmadık yerinde bittiğini.”
- “Bul artık kendine şöyle güzel bir sevgili, bırak maziyi.”
- “Bir film izledim bir gün, acını gördüm, acımı gördüm perdede. Günlerce kapına geldim. Evden çıkışını gördüm. İnsanlara nasıl baktığını, nasıl yürüdüğünü gördüm. Aynı benim gibiydin, yetişecek bir yerin yoktu. Bakmıyordun insanların yüzüne aradığın biri yoktu. Kolunda saatin yoktu, zamanın bir önemi yoktu. Kimse gibi gidiyordun gittiğin yere. Zaten gittiğin yerde de senin için kimse yoktu. Tam da benim gibi susuyordun gittiğin her yerde. Söyleyecek sözün yoktu. Ağzını açsan sövecek gibiydin. Herkese yabancı gibi bakıyordun. Tesadüf mü sandın senin barında işe başlamamı? Her gece bir sürü ayyaş ile uğraşmamı. Haklıydın bir işim vardı zaten ne işim olurdu barda. Sendin işim. Bugün karakol çıkışı yaralarını sarıp öpmemek için zor tuttum kendimi, canım yandı. Ama sana dokunduğum an tanırdın beni, bilirdin senin gibi yaralı olduğumu sabah evine geldiğimde gördüm. Kapıda biriktirmişsin aşkımı. Okumadığını görüp cesaret aldım daha açık yazıyorum adam. Bana neden adam diyorsun diye sormuştun. O dediğinden az bulunuyor çünkü bulunca da demek lazım. Bugün bir balığın ölüsüne baktığında vazgeçtim senden adam. Biz yaşayanların sana verecek bir şeyi kalmamış. Bu sana son mektubum. Ben yaralarımı sardım öyle geldim sana. Sen yaranın nerede olduğunu bile bilmiyorsun. Cebimde bir tek hoşça kal yoktu sana. Ben uyurken koymuşsun cebime. Hoşça kal.”
- “En son ne zaman bir kadının gülüşünden uzanıp yüreğine dokundun.”
- “En çok arkadaşlar acıtır. Daha fazla kanamasın diye, ellerini yaraya her bastıklarında, acıtırlar.”
- “Çok şaşıracağınız bir aşk hikayem var, senaryosunu yazar mısınız?”
- “Neye içiyoruz?”
– “Aramızdaki en kıdemli derbedere. 1500 yıl önce gemiciler için Fener kulesi olarak yapılmış. Sonra başka biri eline geçirmiş. Esirler için zindan yapılmış. Esirler bırakmış kendini gövdesinden, O içine atmış. Başka biri yangın kulesi yapmış. Yangın habercisiyken 2 kez cayır cayır yanmış, yine yıkılmamış. Biri gelmiş rasathane yapmış. Deprem habercisiyken 2 deprem görmüş yara almış, yıkılmamış. Bir fırtına çıkmış kubbesi uçmuş. Beş savaş görmüş. 15 yara almış, yıkılmamış. Şimdi O’nun yanında başka bir şeye içilirse, söyle ona içelim.” - “Kalbi aşk geçirmez, yarası zırhlıdır. Gülüşünde bir şey var, hep içime dokunur.”